İtalya’nın Trablusgarb’a saldırısı sonrasında, kötü haberler Osmanlı gündemine bomba gibi düşer. Osmanlı matbuatı, işgal haberlerini kalın puntolarla verirken Meclis-i Mebusan ‘’acil’’ kodu ile ivedi şekilde toplanır. Elbette teyakkuza geçenler, Osmanlı münevverlerinden ve siyasetçilerden ibaret değildir. Bir Osmanlı toprağının oldubitti ile İtalya tarafından işgalinden rahatsız olan genç Osmanlı subayları bir araya gelir. Kurmay zekâsı konusunda herkesin fikir birliğinde olduğu Mustafa Kemal, teşkilatçılığı ve disiplini ile ön plana çıkan Süleyman Askeri, casusluk faaliyetlerindeki yeteneğinden ötürü Kuşçubaşı Eşref, korkusuzluğundan mütevellit Yakup Cemil ile silah ve mühimmat bilgisinden ötürü Nuri, Enver Bey’in çağrısı ile Pembe Köşk’te toplanır. Burada hayati görevlendirmeler yapılarak, tarihe geçen bir mücadelenin ilk adımları atılır…

Gönüllü yoldaşları ile birlikte cepheye giden gözü kara Osmanlı subayı Mustafa Kemal, Trablusgarb’da komutanlık dehasını ortaya koymuştur. Liderlik vasfı ve askeri kabiliyetleri sayesinde, çok güçlü bir direniş hareketinin öncüsü olmuş, zekası ve cesareti ile tarih yazmıştır. Kahraman Türk subaylarının bulunduğu bu birlik, sayıca kendilerinden on kat fazla olan bir orduya karşı korkusuzca savaşmıştır.